[10.9.2009 tarihli Radikal]
Hangi 'millet'?
"Tek millet, iki devlet". Başbakan Erdoğan bu sözü Türkiye-Azerbaycan ikilisi için söyledi. Tek seferle kalsa, duygusal değer biçilip geçilebilirdi belki. Ama tekrar tekrar söylenince, "millet/ulus" kavramı çerçevesindeki söylem bunalımının öğelerinden biri durumuna geldi bu söz.
Türkiye ile Azerbaycan söz konusu olduğunda "Tek millet, iki devlet" sözündeki "millet" kavramı yalnızca iki bağlamda geçerli olabilir: Müslümanlık ve etnik Türklük.
Bunlardan birincisi, yani din bağlamındaki "millet", modern öncesi döneme aittir. İkincisinin, yani etnik bağlamdaki "millet"in ise, cumhuriyet öncesinde kaldığı ileri sürülüyor. En azından, asker-sivil bazı devlet mensuplarının ve parti yöneticilerinin sıkıştıkları zaman ileri sürdükleri ilke ve iddia böyle.
İddia böyle ama, uygulamada "millet/ulus" sözcüğünün her tür çağdışı bağlamda kullanıldığını görüyoruz. İddiaya uygun kullanım, yani 'Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının bütünü' anlamındaki "millet/ulus", galiba en seyrek rastlananı.
"Millet" Osmanlı devletinde yüzyıllar boyu yalnızca din ve mezhep temeline dayalı bir kavramdı. XIX. yüzyıl sonlarından itibaren buna etnik temel yani kavim temeli eklendi. Ama belki de aradan geçen yüz yıl toplumsal yaşam açısından henüz kısa olduğundandır, başta Türkler olmak üzere eski 'etnik millet'ler kendilerini "millet/ulus" olarak görmekten bir türlü vazgeçmiyor. Cumhuriyetin iddiası da havada kalıyor böylece.
Ve devlet mensupları ile CHP yöneticileri her sıkıştıklarında bu iddia ve ilkeyi öne sürseler de, kendilerini rahat hissettikleri bütün durumlarda tıpkı Başbakan'ın "Tek millet, iki devlet" sözündeki gibi etnikçi söyleme kayıveriyorlar. Buna "soydaşlarımız" sözcüğü de dahil.